SDG/YPG Artık Suriye’nin Kendisi Oluyor!

Suriye’de Ahmed eş-Şara başkanlığındaki yeni hükümetin en önemli adımlarından biri, toprak bütünlüğünü sağlamak ve Baas yanlısı grupları ortadan kaldırmak oldu. Geçtiğimiz günlerde Nusayriler tarafından gerçekleştirilen saldırıda 16 Suriye askeri şehit edildi. Bu saldırının ardından çıkan olaylarda binlerce kişi hayatını kaybetti. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri, daha önceki yazılarımda(1)(2) da vurguladığım gibi, İran, ABD ve İsrail başta olmak üzere bölgedeki çıkarları olan emperyalist devletlerin Suriye’nin birlik ve bütünlüğünden rahatsız olmasıdır.

Suriye hükümetine karşı Nusayrileri örgütleyen İran, uzun yıllardır ülkenin hem insan kaynaklarını hem de yer altı zenginliklerini sömürüyordu. Suriye’de güçlü bir yönetim kurulması, İran’ın bu sömürü düzenine engel olacaktı. Bunun üzerine, Nusayrileri ayaklandırmaya çalıştı. Ancak bu oyuna gelen Nusayriler, öncelikle sivillerin sert tepkisiyle karşılaştı.

Suriye Hükümeti, barış, demokrasi ve iş birliği yönünde bir tavır alırken, Baas yanlısı küçük bir grup hâlâ ortalığı karıştırmaya çalışıyor. Ancak Ahmed eş-Şara, bu duruma izin vermemek için haklı olarak bazı tedbirler alıyor. Bu adımlardan en önemlisi ise terör unsuru olarak görülen SDG/YPG ile atıldı. SDG lideri Mazlum Abdi ile yapılan anlaşma kapsamında, SDG yeni Suriye’nin yönetiminde söz sahibi olmak üzere Suriye ordusuna katıldı.

İki liderin imzaladığı anlaşma metninde şu ifadeler dikkat çekiyor:

  • Suriye topraklarının tamamında ateşkesin sağlanması,
  • Kuzeydoğu Suriye’deki tüm sivil ve askeri kurumların—sınır kapıları, havaalanları, petrol ve gaz sahaları da dahil olmak üzere—Suriye devleti yönetimiyle bütünleştirilmesi,
  • Suriye devletinin, Esed rejiminin kalıntıları ve ülkenin güvenliği ile birliğini tehdit eden tüm unsurlara karşı mücadelesine destek verilmesi,
  • Bölünme çağrıları, nefret söylemi ve Suriye toplumunun tüm bileşenleri arasında fitne yayma girişimlerinin reddedilmesi,
  • Yürütme komitelerinin, anlaşmanın bu yılın sonunu aşmayacak şekilde uygulanması için çalışması.

Türkiye’nin terör unsuru olarak kabul ederek sınır ötesi operasyonlar düzenlediği SDG/YPG’nin, yine Türkiye’nin büyük destekçisi olduğu Ahmed eş-Şara’nın yönetimindeki yeni Suriye ordusuna katılmasını nasıl yorumlamak gerekiyor? SDG bizim için artık terör örgütü olmaktan çıktı mı? Türkiye’nin gerçekleştirdiği sınır ötesi operasyon bölgeleri ne olacak? Türkiye bu bölgelerden çekilecek mi?

Bu durumu birkaç farklı açıdan değerlendirmek gerekiyor. Öncelikle, Türkiye’nin yıllardır terör unsuru olarak gördüğü ve sınır ötesi operasyonlarla etkisiz hale getirmeye çalıştığı SDG/YPG’nin, Ahmed eş-Şara yönetimindeki yeni Suriye ordusuna katılması, bölgedeki dengelerin yeniden şekillendiğini gösteriyor. Ancak bu gelişmenin Türkiye’nin pozisyonunda nasıl bir değişikliğe yol açacağına dair birkaç kritik soru var:

1. SDG/YPG Artık Türkiye İçin Terör Örgütü Olmaktan Çıktı mı?

Türkiye’nin resmi politikası değişmediği sürece, SDG/YPG’nin terör örgütü olarak tanımlanması devam edecektir. Ancak, Ahmed eş-Şara’nın Türkiye’nin desteklediği bir lider olması ve onun yönetiminde SDG’nin Suriye ordusuna entegre edilmesi, Türkiye’nin bu örgüte yönelik politikasında bazı esneklikler yaratabilir. Türkiye’nin, SDG/YPG’yi tamamen terör örgütü statüsünden çıkarıp çıkarmayacağı büyük ölçüde örgütün Türkiye’ye yönelik tehdidinin devam edip etmemesine ve Şara yönetiminin Türkiye ile nasıl bir ilişki kuracağına bağlıdır.

Eğer SDG/YPG unsurları, Suriye ordusuna katıldıktan sonra Türkiye’ye yönelik bir tehdit oluşturmaz ve Şara yönetimi Türkiye ile iş birliği içinde hareket ederse, Ankara’nın bu yapıya bakışında zamanla değişiklikler olabilir. Ancak SDG/YPG’nin geçmişi ve ideolojisi göz önüne alındığında, Türkiye’nin bu örgütü hemen “meşru” bir yapı olarak kabul etmesi pek olası görünmüyor.

2. Türkiye’nin Sınır Ötesi Operasyon Bölgeleri Ne Olacak? Türkiye Çekilecek mi?

Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekâtlarıyla önemli bölgeleri kontrol altına aldı. Bu bölgelerde güvenli bölgeler oluşturarak hem Türkiye’ye yönelik terör tehdidini bertaraf etmeyi hem de mülteci akınını durdurmayı amaçladı. Ancak yeni Suriye yönetimi ile SDG/YPG’nin orduya entegre olması, Türkiye’nin bu bölgelerdeki varlığını nasıl sürdüreceği konusunda bazı soru işaretleri doğuruyor.

Şara yönetimi, Türkiye ile uzlaşmacı bir politika izlerse: Türkiye, zamanla belirli bölgelerden çekilebilir ve Suriye ile diplomatik görüşmeler yoluyla ortak bir güvenlik mekanizması oluşturulabilir. Ancak bu süreç, Suriye’nin Türkiye’ye güvence vermesi ve SDG/YPG’nin Türkiye karşıtı faaliyetlerde bulunmaması şartına bağlı olacaktır.

Şara yönetimi, SDG/YPG’ye tam anlamıyla özgürlük tanır ve Türkiye karşıtı bir politika izlerse: Türkiye, mevcut kontrol bölgelerini korumak için askeri varlığını sürdürmek zorunda kalabilir. Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığı büyük ölçüde bu yeni ittifakın nasıl bir seyir izleyeceğine bağlı olacaktır.

Rusya ve İran faktörü: Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığı, büyük ölçüde Rusya ve İran ile yürütülen diplomatik dengelere bağlı. Şara yönetimi, Türkiye ile bir uzlaşı içinde hareket etmek istese bile, Rusya ve İran’ın bu süreçte nasıl bir tutum sergileyeceği belirleyici olabilir.

3. Türkiye’nin Yeni Stratejisi Ne Olmalı?

Türkiye, bu gelişmeler ışığında şu üç senaryodan birini tercih edebilir:

Diplomatik ilişkileri güçlü tutmak: Türkiye, Şara yönetimi ile diplomatik temaslarını artırarak, SDG/YPG’nin Suriye ordusu içindeki statüsünü netleştirmeye çalışabilir. Eğer SDG/YPG unsurları, Türkiye’ye yönelik tehdit oluşturmazsa ve Suriye ordusunun tam kontrolü altına girerse, Türkiye bazı bölgelerden çekilmeyi değerlendirebilir.

Mevcut askeri pozisyonu korumak: Türkiye, Suriye’deki operasyon bölgelerini koruyarak, yeni gelişmeleri sahada gözlemleyebilir. Eğer SDG/YPG’nin orduya entegrasyonu Türkiye için yeni bir tehdit oluşturursa, Türkiye bölgedeki askeri varlığını artırabilir.

Yeni bir operasyon ihtimali: Eğer SDG/YPG, Suriye ordusuna katılmasına rağmen Türkiye’ye yönelik faaliyetlerine devam ederse ya da Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’ye tehdit oluşturan bir yapılanma ortaya çıkarsa, Türkiye yeni bir sınır ötesi operasyon seçeneğini masada tutabilir.

Dengeler Değişiyor, Türkiye Temkinli Olmalı

Bu gelişme, Suriye içindeki güç dengelerinin yeniden şekillendiğini gösteriyor. Türkiye, şu an için sabırlı ve temkinli bir şekilde gelişmeleri takip etmek zorunda. SDG/YPG’nin Suriye ordusuna katılması, onların Türkiye açısından tamamen tehdit olmaktan çıktığı anlamına gelmez. Ancak Türkiye, yeni Suriye yönetimi ile temaslarını artırarak, sınır güvenliği konusunda daha sağlam bir zemin oluşturabilir.

Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin vereceği kararlar, Suriye ile ilişkilerin normalleşip normalleşmeyeceğini ve sınır ötesi operasyon bölgelerinin akıbetini belirleyecektir. Bu nedenle, Türkiye’nin bölgedeki gelişmelere karşı çok yönlü bir strateji ile yaklaşması gerekiyor.

Velhasılkelam, Abdullah Öcalan’ın PKK ve tüm alt kollarına yaptığı silah bırakma çağrısı, her bölgede yavaş yavaş karşılık buluyor. Önce PKK silah bırakma kararı aldı, ardından SDG/YPG, Suriye ordusuyla birleşme kararı verdi. Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge politikaları şu an herkesin yararına olacak şekilde ilerliyor. Dileğim odur ki barış ve huzur her coğrafyaya yayılsın…