Suriye’de İsrail İşgali ve Gelecekte Suriye’yi Bekleyen Tehlikeler

Suriye Milli Ordusu’nun başlattığı Rad’ul Udvan (Saldırganlığı Caydırma Operasyonu) sonucunda Esed rejiminin sona erdirilmesinin ardından gelişen bölgesel olayları detaylı bir şekilde incelediğimizde, Suriye’de huzur ve güven ortamının sağlanması için henüz erken olduğunu söylemek daha gerçekçi bir değerlendirme olabilir.

Esed rejiminin yıkılması ve yeni Suriye yönetiminin inşa sürecinin başlamasıyla birlikte, İsrail Golan Tepeleri‘nden Şam’ın dış bölgelerine doğru bir işgal politikasını devreye soktu. Bu politika sayesinde, İsrail hem Golan Tepeleri’ndeki stratejik konumunu güçlendirmeyi hem de bölgedeki su kaynaklarını koruma altına almayı hedefliyor.

İsrail, Baas rejiminin devrilmesinin ardından hava saldırılarını artırdığı Suriye’de, Golan Tepeleri’nin de ilerisine girerek Lübnan-Suriye hattındaki toprakları işgal ederken, Şam’ın 25 kilometre yakınlarına kadar sokuldu.

İsrail’in bu işgal hareketini başlatmasındaki en büyük etkenlerden biri, kuşkusuz ABD’nin sağladığı büyük destektir. ABD, Siyonizme hem askeri hem de ekonomik açıdan büyük destekte bulunuyor. Tüm bunların yanı sıra, yeni Suriye haritasını incelediğimizde, gelecekte daha da karmaşık ve endişe verici bir senaryonun ortaya çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu görmekteyiz.

Bölgeye baktığımızda, Suriye’nin bir yanında geniş bir coğrafyada kontrol sağlayan ve ABD’nin büyük müttefiki olarak görülen terör örgütü PKK/YPG dikkat çekerken, Lazkiye çevresinde ise İran’ın kışkırtmaları sonucunda yeni Suriye hükümetine karşı ayaklanma girişiminde bulunan Nusayriler göze çarpmaktadır.

Yeni Suriye’nin hızla bir huzur ve güven ortamına kavuşmasını engellemek için İsrail işgal girişimlerini sürdürürken, ABD ise askerlerini bölgeden çekmemeyi tercih ediyor. Öte yandan, İran da bölgede karışıklığı artırmak amacıyla Nusayrileri kışkırtarak yeni Suriye rejimine karşı ayaklanmalarını destekliyor ve bölgede bir mezhep çatışması çıkarmak istiyor.

ABD Destekli Özgür Suriye Ordusu

Haritayı yakından incelediğimizde, genellikle fark edilmeyen önemli bir detay dikkatimizi çekiyor: Haritanın alt kısmında, mavi renkle işaretlenmiş bir bölge bulunuyor. Bu bölgede, ABD tarafından eğitilmiş ve kontrol edilen Özgür Suriye Ordusu yer alıyor. İlk bakışta, bu ordunun Suriye Milli Ordusu ile birlikte hareket ettiği görülse de durum biraz karmaşıktır. Bir tarafta Türkiye ve Suriye halkının desteklediği Suriye Milli Ordusu yer alırken, diğer tarafta ise bölgenin huzur ve güven ortamından rahatsızlık duyan, kaostan beslenen ve Suriye’nin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmek amacıyla orada bulunan ABD’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu bulunmaktadır.

İsrail’in Şam’a doğru ilerlemeyi sürdürmesi, gelecekte Suriye Milli Ordusu ile karşı karşıya gelmesi ihtimalini doğurmaktadır. Böyle bir senaryoda, İsrail’i koşulsuz destekleyen ABD güdümündeki Özgür Suriye Ordusu’nun, PKK/YPG’nin ve İran’ın kışkırttığı Nusayrilerin ayaklanma çıkararak İsrail’e destek vermesi neredeyse kaçınılmazdır. Bu tür bir gelişme yalnızca İsrail’in işgal faaliyetlerini hızlandırmakla kalmayacak, aynı zamanda yeni özgürlüklerine kavuşmuş Suriye halkının güvenliği ve toprak bütünlüğünü bir kez daha tehdit altına sokacaktır. Bu durum, yalnızca Suriye’yi değil, başta Türkiye olmak üzere bölgedeki diğer ülkelerin de güvenliğini ciddi şekilde tehdit edecektir.

Günümüzde, coğrafyamızda Suriye halkının özgürlüğü ve güvenliği açısından kaydedilen olumlu gelişmelerin devamlılığını sağlamak ve bu ilerlemenin tersine dönmesini önlemek, Suriye genelinde hızlı ve etkili bir otoritenin tesis edilmesiyle mümkün olacaktır. Öte yandan, İsrail’in işgalci ve soykırımcı politikalarının, uluslararası düzeyde ciddi bir askeri müdahale olmaksızın durmayacağı da açıkça görülmektedir. Bu nedenle, bölgedeki kan, gözyaşı ve savaşların sona ermesi için tüm tarafların sorumluluk alması, milletlerin ise oynanan bölgesel oyunların farkında olarak bilinçli ve kararlı bir tutum sergilemesi gerekmektedir.


Benzer Yazı: İran’ın Suriye Amacı: Mezhep Çatışmaları