Yargı Haberleri

Suudilerin Yıktığı Osmanlı Kalesi

Osmanlı padişahı Sultan I. Abdülhamid Han, 1780–1781 yıllarında mukaddes toprakların kalbi olan Kâbe-i Muazzama’nın güvenliğini teminat altına almak için önemli bir karar verdi. Mekke’yi gözetleyen hâkim bir noktada, Bulbül Tepesi üzerinde bir kale yükseltilecekti. Bu sadece taşlardan örülmüş bir yapı olmayacaktı; hilafet sancağının kudretini, Osmanlı Devleti’nin İslam dünyasındaki hamiliğini ve ümmete olan sorumluluğunu gösterecek bir eser olacaktı. İşte böylece Ecyad Kalesi inşa edildi.

O dönemde Hicaz toprakları, kabileler arası çatışmaların ve bedevî baskınlarının gölgesinde huzursuz günler yaşıyordu. Mekke halkı kendini güvende hissetmiyor, kutsal beldenin güvenliği her an tehlikeye giriyordu. Osmanlı, bu tehlikeyi gördü ve yalnızca askerî bir tedbir almadı, aynı zamanda siyasî bir mesaj da verdi: “Hilafet makamı, Kâbe’nin ve Mekke’nin koruyucusudur.”

Askerler Ecyad Kalesi'nde içtima alırken
Askerler Ecyad Kalesi’nde içtima alırken

Yaklaşık 23.000 metrekarelik bir alana yayılan kale, Mescid-i Harâm’ın güneyinde, sarp kayaların üzerine bir kartal yuvası gibi konduruldu. Çokgen burçlarla güçlendirilmiş kalın taş duvarları, iç avlusu ve kışla düzeniyle tipik bir Osmanlı askeri mimarisini yansıtıyordu. Mazgal ve teraslardan şehre bakan askerler, yalnızca Mekke’nin değil, bütün ümmetin gönlünde güven duygusunu perçinliyordu. Lala ve Hindi kaleleriyle birlikte kurduğu savunma hattı, Mekke’yi âdeta bir zırh gibi sarıyordu.

Hacıların Kabe'yi tavafı sırasında Ecyad Kalesi arkada görülüyor
Hacıların Kabe’yi tavafı sırasında Ecyad Kalesi arkada görülüyor

Ecyad Kalesi, Osmanlı için sadece bir taş yığını değildi; bir anlamda Allah’ın (c.c.) evini korumakla görevli sessiz bir muhafızdı. Asırlar boyunca, Kâbe’ye yönelik her türlü tehdide karşı ayakta durdu. Hac dönemlerinde güvenliği sağlayarak milyonlarca Müslümanın ibadetini huzur içinde yapmasına vesile oldu.

Osmanlı’nın Son Direniş Noktası

Zaman ilerledikçe dünya ve dengeler değişti. I. Dünya Savaşı yıllarında Ecyad Kalesi, Osmanlı askerlerinin Mekke’deki son direniş üssü oldu. 1916 Arap İsyanı sırasında buradaki Türk garnizonu, bütün zorluklara rağmen kaleyi terk etmedi. Burada verilen mücadele, bir bakıma Osmanlı’nın Hicaz’daki varlığının sembolüydü. Ne var ki 1919’a gelindiğinde, Osmanlı hâkimiyeti bölgede fiilen sona erdi. Kale, artık Osmanlı askerlerinin değil, zamanın insafsız rüzgârlarının esiri olmuştu.

Ecyad Kalesi ve Kabe'nin Görüntüsü
Ecyad Kalesi ve Kabe’nin Görüntüsü

Bir Tarih Katliamı: Kalenin Yıkılışı

Ecyad Kalesi, asırlarca Kâbe’ye bakan sessiz bir nöbetçi olarak varlığını sürdürdü. Ancak 2002 yılının ilk günlerinde, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek bir olay yaşandı. 1–9 Ocak 2002 tarihleri arasında, sadece kale değil, üzerine kurulduğu tepe dahi yok edilerek yerle bir edildi. Yerine, gölgesiyle Kâbe’nin üzerinde boynuzlu şeytan gibi duran Ebrac el-Beyt Kuleleri, yani Saat Kuleleri inşa edildi.

Bu yıkım, sadece taşların değil, bir hafızanın, bir kimliğin, bir tarihin yok edilişiydi. Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede tepki yükselse de kimse bu tarih katliamını durduramadı. Osmanlı’dan kalan o muhafız kale, göğe uzanan çelik kulelerin gölgesinde yok olup gitti. Bugün aynı yerde yükselen otel ve ticaret merkezleri, Fransız Accor Grubu’na bağlı şirketler tarafından işletiliyor: Fairmont, Raffles, Swissotel… Bir zamanlar ümmetin kutsalını koruyan bir kale, bugün kapitalizmin otel zincirlerinin gölgesinde unutulmuş durumda.

Ecyad Kalesi’nin yıkılışı, sadece bir taş yapının yok edilmesi değildir. O kale, Osmanlı’nın ümmete emanet ettiği bir mirastı. Kâbe’ye bakan burçlarında yalnızca askerler değil, bir medeniyetin onuru nöbet tutuyordu. Bugün geriye yalnızca fotoğraflar, belgeler ve hafızalardaki hüzünlü birkaç hatıra kaldı.

Ecyad Kalesi bize şunu hatırlatır: Tarih, eğer korunmazsa, paranın ve ihtirasın gölgesinde kolayca silinir. Bir medeniyetin gücü sadece kurduğu eserlerle değil, onları yaşatma iradesiyle de ölçülür. Ve biz, bu iradeyi kaybettiğimizde, geçmişimizin taşları da birer birer elimizden kayıp gider.

Ecyad Kalesi bugün İstanbul Miniatürk’te sadece bir maket olarak hatırlanabiliyor…

Ecyad Kalesi yıkıldıktan sonra yerine yapılan Ebrac el-Beyt Kuleleri
Ecyad Kalesi yıkıldıktan sonra yerine yapılan Ebrac el-Beyt Kuleleri
Ecyad Kalesi yıkıldıktan sonra yerine yapılan Ebrac el-Beyt Kuleleri
Ecyad Kalesi yıkıldıktan sonra yerine yapılan Ebrac el-Beyt Kuleleri