10 Günlük Tiyatro Sona Erdi: İran-İsrail Ateşkesi

10 gün önce kaleme aldığım yazımda “İsrail ve İran’ın Suni Savaşı” demiştim. Bunu okuyanlar atılan füzeleri görünce beni biraz linçlemişti. Hala sözümün ve görüşlerimin arkasındayım. Neden mi, gelin on gün süren savaşın bilançosunu çıkaralım.

İran ile İsrail arasındaki danışıklı dövüşe bir baktık bayağı şehirler yıkılıyor, füzeler atılıyor, insanlar ölüyordu. Derken işe ABD’de dahil olup İran’ın nükleer araştırma tesislerini hedef alıp yok etti! Yani yok ettim dedi, İran’da ağız tutamayan birkaç kişi de “yok biz orayı zaten boşaltıp araştırma çalışmalarını taşımıştık” dedi.

Neyse, milletçe ülkelerin elindeki nükleer füzelerin hesabını yapıp Üçüncü Dünya Savaşı geliyor diye beklerken ateşkes olmuş. Hem de tam 10 gün sonra…

Bu savaşta resmi ve gayri resmi kaynaklar farklı sonuçlar açıklıyor. Resmi ve gayri resmi kaynak olmasındaki ana neden de İran içindeki büyük rejim savaşıdır. İran 10 gün savaşında asıl İsrail ile değil içindeki Persler ile savaştı. İran’ın resmi kaynakları İsrail’in saldırıları sonucunda 430 kişinin öldüğünü açıklarken gayri resmi kaynakları ise 865 kişinin öldüğünü bildiriyor. İsrail’de ölenlerin sayısı ise 30 kişi civarında…

10 Günlük Tiyatro Neden Döndü?

İsrail, Gazze’de yaptığı soykırımı unutturup biraz olsun dünyanın algısını kaosun kendilerine yayılma ihtimaline çevirdi. Bu sayede tüm dünyaya ve bölgeye de açık tehdit mesajı iletmiş oldu. İsrail dedi ki; “Eğer Gazze ve Filistin’in diğer bölgelerinde yaptıklarıma karşı çıkarsanız orada akan kan sizin ülkenize de bulaşır, hem bakın ABD ağabeyim de arkamda… İngiltere ve Fransa da peşinden gelir, Uzakdoğu’da dostum Hindistan var, akıllı olun… ”

Olay sadece mesaj iletmek için yapılmadı tabi ki… Gazze soykırımının İsrail’e bir bütçesi oldu. Sadece Gazze değil, Hizbullah ve Husiler de İsrail’e maddi yıpratma yaptı. İsrail de son bir hamle ile krizi küresel boyuta taşıyarak ekonomik istikrarsızlık ortamı oluşturdu ve böylece bir yılda kazanacağı parayı on günde kasasına aktarmış oldu. Yeteri kadar topladığında da kaosu hafifleterek sistemin bozulmamasını sağladı. Çünkü sistem tamamen bozulursa bu yine kendi kurduğu ekonomik dünya düzenine zarar verecekti…

Basit bir bakkal hesabı yapalım… Savaşın ilk günü aracımızın deposuna koyduğumuz Dizel’in litre fiyatı 47 TL iken ateşkes gününde 56 TL’ye ulaşmıştı. Bu da litre başına 9 TL fark ve 9 TL kâr demek… Günlük Dizel satışının 3,3 milyar litre olduğunu göz önüne alırsak günlük 29,7 milyar Türk Lirası fazladan bir kâr elde edildi. On günlük kazancın dolar üzerinden hesabı ise 7,3 milyar dolar ediyor. Bu sadece 1 günlük dizelin bizim hesabımıza göre satışından kazanılan kar. 10 gün süren suni savaşın ülkelere toplam maliyeti 8 milyar dolar iken sadece dizelin perakende satışı bu zararı kapatıyor bile… Bunun diğer yakıtları var, silahı var, çipi var, elektroniği var, enerjisi ve tarımı var… Var oğlu var anlayacağınız…

Büyük bir ekonomik vurgun yapabilmek için kısa vadeli büyük ses getirecek bir kaos lazımdı. Bunu da İran’ın gözden çıkarılmış adamlarının evlerini fişleyip İsrail’e öldürtmek ile Persler başlattı. İsrail vurdu, bir uçak kazası kadar insan öldü, şehirler yıkılıp döküldü, çıkan maliyetin en az on katı kadar kâr elde edildi ve ateşkes ilan edildi.

Daha bu işin bizim burada yazmakla bitiremeyeceğimiz derin boyutları da vardır ama ne olursa olsun oynanan tiyatronun senaryosun güzel senaryo değil mi…